40 HADİSLE HZ. PEYGAMBERİN (SAV) SÜNNETİ IŞIĞINDA ÇOCUK EĞİTİMİ
Sözlerime sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimize hitap ederek başlamak istiyorum.
Ey ruh-i revanımız
Ey nur-i dilaramız
Sevgili peygamberimiz
Sana milyonlar salatü selam olsun.
Bugün buraya gelen herkesin gözlerinde sana hayranlığın ışıltılarını görüyoruz.
Kalpler sana olan aşk ve şevkle pır pır.
Her birimiz ne yapsak ne etsek de bir nebze sana benzeyebilsek. Benzeyip de Allah’ın rızasını kazanabilsek diyoruz. Diliyoruz bu gayretimiz hiç bitmesin. Ölünceye kadar senin yolunda, sana benzeme telaşıyla sürur içinde geçsin günlerimiz.
Sen alemlere rahmet olarak geldin. Sen olmasaydın bu kainat şenlenmezdi.
Yavrularımıza iplik iplik şefkat dokuyan kalplerimiz taş kesilirdi. Kendi elleriyle yavrularını ateşe atan canilere dönerdik.
Babalar günahsız kızlarını diri diri toprağa gömerdi.
SEN GELDİN.
HERYER GÜL GÜLİSTAN OLDU.
Senin rahmet olarak gelişinle memeler musluğundan sütler ab-ı hayat akıttı.
Senin rahmet olarak gelişinle babalar evine kol kanat gerdi.
Ne mutlu bize ki senin gibi bir Peygambere ümmet olduk. Allah’tan bu şerefe layık olmayı diliyor ve sana annelerin şefkatle atan kalplerinin zerreleri adedince salat-ü selam gönderiyoruz.
SÜNNET-İ SENİYYE
Evet madem bizler Bediüzzaman Hz. lerinin ifadesiyle şefkat kahramanlarıyız. Öyleyse şefkatin gereğini yerine getirmeliyiz. Çocuklarımızı sadece cam parçaları hükmünde olan dünya hayatına değil aynı zamanda elmas değerindeki ahirete de hazırlamalıyız.
Onları yetiştirirken Peygamberimiz en büyük rehberimiz olmalı. Üstadın dediği gibi elimizde sünnet-i seniyye bir pusula hükmünde durmalı. Ne zaman şaşırsak, ne yapacağımızı bilmez hale gelsek O’nun sünneti yani söz ve davranışları bir fener gibi yolumuzu aydınlatmalı.
İnsan bu dünyaya ilim ve dua ile tekemmül etmek için gelmiştir. Bu durumda insan yaşadığı sürece ilim öğrenecek, kendisini eğitecektir.
Hz. Peygamber beşikten mezara kadar ilim tahsil etmemizi tavsiye eder.
ÇOCUĞUN TERBİYESİ
EŞ SEÇİMİ
Peygamberimizin sünnetinde çocuğun terbiyesi onun doğumuyla değil, çok önceden, eş seçimiyle başlar.
1-(Peygamberimiz(sav) kadın dört şeyi için nikah edilir. Malı güzelliği, soyu ve dini. Siz dindar olanı tercih edin, huzur bulursunuz.) der.Yine bir başka hadislerinde:
2-(Nutfeleriniz için araştırma yapın, onu nereye koyacağınıza dikkat edin. Zira kadınlar oğlan kardeşlerine, kız kardeşlerine benzeyenleri doğururlar.) buyurur.
Ben özellikle gençlere şunu tavsiye etmek istiyorum: Eş adayınızı inceleyin. İyi bir aile reisi olabilir mi? Siz çocuklarınıza böyle bir baba ya da böyle bir anne mi istiyorsunuz? Sadece hissi mülahazalarla değil kriterlerinize bunu da ekleyerek karar verin.
NİKAH
Bundan sonraki aşamada nikahta da Allah rızası için beraberlik arzusu geliyor. Sünnet-i seniyye bizim her anımıza taalluk etmiştir, boş bırakmamıştır.
3- Eşinizle besmeleyle birlikte olmanızı tavsiye eder. Ve böylece çocuğun Allah’ın izniyle hayırlı bir evlat olacağı umulur.
HAMİLELİK
Hamilelikte helal lokma yemek ve huzurlu bir hamilelik geçirmek önemlidir. Çünkü anne karnındaki bebek annenin yediği gıdalardan etkilendiği gibi manevi hayatından da etkilenmektedir. Günümüz eğitimcileri anne karnında çocukla konuşun, ona klasik müzik dinletin diyerek bebeklerin dış dünyadan ne kadar etkilendiklerini anlatmaya çalışıyorlar. Sünnet metodunda ise nasıl eş seçiminden başlayarak her şey Allah rızası esas alınarak yapılıyorsa hamilelikte de anne ibadetine devam ederek bebeğine şimdiden kulluğun huzur iklimini yaşatmalıdır.
ÇOCUK EĞİTİMİ ÖNEMLİDİR
Hepimiz hatta bütün insanlar ve hayvanlar yavrularına hayatını feda edecek derecede düşkündür.
4-Peygamberimiz (sav) „evlat kokusu cennet kokusudur“ buyuruyor. İşte böyle severiz çocuklarımızı. Cenneti sever gibi. Onların bir gülüşü bizim cennetimiz olur. İnsanın çok hassasiyet gösterdiği, üzerine titrediği şeylerde karşısına bir sürü imtihan vesileleri çıkar. Şaşırır kalırız. Çocuğumuzu nasıl eğitmemiz gerektiği en veciz ifadelerle hads-i şeriflerde yer almıştır.
Hz. Peygamberimiz (sav):
5-(Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın) buyuruyor. Yine bir başka hadiste:
6- (Çocuğun babası üzerindeki haklarından biri ismini ve edebini güzel yapmasıdır.)
7-(Bir baba evladına güzel edepten daha efdal bir şey hediye etmez.) buyurarak çocuk terbiyesinin ne kadar önemli bir vazife olduğunu gösteriyor.Çünkü siz burada, evinizde insan yetiştiriyorsunuz. İnsan ise Üstadın ifadesiyle küçültülmüş bir kainattır. Siz en önemli işi yapıyorsunuz. Bugün evde çocuk bakma işi küçümsenir bir iş oldu. Ama Rabbimiz biz kadınlara en güzel, en zevkli, ne kadar fedakarlık istese de ücreti pek büyük bir vazife vermiş.
Ücret olarak da cenneti annelerin ayağının altına sermiş.
8-Çocuklarına şefkatle muamele eden kadınları cennetle müjdelemiş.
İSİM KOYMA
9- Çocuğa güzel bir isim koymak anne babanın vazifesidir. Ve bu çocuğun anne babası üzerindeki haklarından biridir. Hedefimiz Allah’ın rızasına uygun bir isim koymak olmalıdır. Ne yazık ki günümüzde bazı kimseler hedefi şaşırıp değişik isim bulmayı ön plana alıyorlar.
Hedefimiz değişik isim koyma değil, Allah’ın rızasına uygun isim koymaktır. Bırakın isimlerimiz değişik olmasın. Muhammed, Ali, Hasan, Hüseyin Hatice, Fatıma olsun. Bize o mübarek zatları çağrıştırsın. Çocuklarımız onlara benzesin.
ANNE SÜTÜ
10- Peygamberimiz (sav): “ Bebek için annesinin sütünden daha hayırlı süt yoktur“ buyurmuştur. Kuran-ı Kerim’ de ise annelerin bebeklerini iki yıl emzirmeleri öğütlenir.
Günümüzde bilimsel araştırmalar anne sütünün önemini ortaya koymuştur. Önceden mama ile besleyin tavsiyeleri vardı şimdi uzmanlar hararetle emzirmeyi öneriyorlar. İnsanlık O’nun çizdiği yola ister istemez geliyor. Çünkü İslam fıtrat dinidir. İçinde fıtrata aykırı hiçbir şey yoktur.
GÜZEL KONUŞMA
Çocuğun eğitiminde diğer bir husus onu güzel konuşmaya yönlendirmektir.
11- İlk öğretilecek kelam “lailahe illallah“ olmalıdır diyor sevgili peygamberimiz. Böylece imanın ilk nüveleri çocuğun kalbine atılmış olacaktır. Daha sonra çocuk büyüdükçe onun kapasitesine göre dualar öğretilmelidir.
Yedi yaşına gelince namaza başlatılmalı, bu sırada namaz sureleri, namaz ve abdest ile ilgili bilgiler de yavaş yavaş verilmelidir. Burada amaç namazın farz olacağı buluğ çağına kadar çocuğun namaza alıştırılmasıdır. Peygamberimiz bu hususta şöyle buyuruyor:
12-“Çocuklarınız yedi yaşına gelince onlara namaz kılmalarını söyleyin. On yaşlarına girdiklerinde kılmazlarsa, onları cezalandırın. Yataklarını ayırın.” İslam Kültüründe Âile Plânlaması; s: 41 (Ahmed İbn Hanbel’in Müsnedi’nden)
ANABABALARIN ÇOCUKLARA OLAN VAZİFELERİ
13- “Ana-babanın çocuklara olan vazifeleri, onlara yazmayı, yüzmeyi, ok atmayı öğretmeleri ve sağlıklı ve helâl yiyecekler temin etmeleridir.” İslam Kültüründe Âile Plânlaması; s: 43 (Beyhâkî’den)
Diyor sevgili peygamberimiz. Bu özlü sözde hemen hemen bütün çocuk hakları mevcuttur.
14- “Çocuklarınızı, peygamberimizi, ehl-i beyti ve Kur’an okumayı sevmek gibi üç özellikte terbiye ediniz.” Kenzü’l-İrfân; 192/441 (Camiu’s-Sağîr’den)
15- “Bir kimse, çocuklarını Cehennem’in ebedî ateşinde yanmaya bırakıyorsa, güneşin sıcaklığından korumasında hiç bir hikmet yoktur.” Siret Ansiklopedisi, cilt: 2, sayfa: 213
16- “Bizim küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüzün hakkını bilmeyen kimse bizden değildir. Bizleri aldatan da bizden değildir. Kendi nefsi için sevdiğini, diğer mü’minler için de sevip istemedikçe, hiç bir kul hakkı ile mü’min olamaz.” (500 Hadis; 220/346)
Ayrıca çocuklarını yetiştirip iyi bir yuva kurmalarını sağlamak da anne babaların görevleri arasındadır.
17- “Dindarlığını ve karakterini beğendiğiniz biri size dünür gelirse, sorumluluğunuzdaki kızı onunla evlendiriniz. Eğer bunu yapmazsanız yeryüzünde büyük bir fitne ve fesad olur.” İslâmî Kültürde Âile
18- “Kızını, fâsık bir kimse ile evlendiren kimse, kesinlikle ona merhametsizlik etmiş olur.” Kenzü’l-İrfân; 345/861 (Menâvî’den)
19- “Çocuk bülûğa erince babası onu evlendirsin, aksi halde çocuk günah işleyebilir, onun bu günâhı da babaya ait olur.” İbni Kayyim el-Cevziyye, s. 159. TDV İslâm Ansiklopedisi, cilt: 8, sayfa: 356.
ÇOCUKLAR ARASINDA ADALETLİ DAVRANMAK
Çocuk terbiyesinde adalet duygusunun önemli bir yeri vardır. Eğer bu gözetilmezse ya hırçın ve zalim çocuklar ya da pısırık hakkını müdafaa edemeyen çocuklar ortaya çıkar. Peygamberimiz:
20- “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adâleti gözetin.” Buyuruyor. Buhârî, Hîbe, 12-13. TDV İslam Ansiklopedisi, c: 8, s: 356.
Enes bin Mâlik’in rivâyet ettiğine göre, Rasulullah’la beraber bulunan bir adamın yanına oğlu geldi. Adam oğlunu öptü ve dizine oturttu. Daha sonra kızı gelince, kızını önüne oturttu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:
- “Onlara aynı şekilde davranman gerekmez mi?” diye sordu. İslâmî Kültürde Âile Plânlaması; s: 44 (Bezzâr’dan)
Yine:
21- Nu’man b. Beşîr’den şöyle dediği rivâyet olunmuştur.
- Babam, beni (aldı da) Rasulullah’a götürdü ve şöyle dedi:
- “Ben, şu oğluma bir köle hediye ettim.” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:
- “Oğullarının hepsine (aynı) hibede bulundun mu?” buyurdu:
Babam:
- “Hayır” cevabını verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- “O hâlde, (onu) geri al” buyurdu. 40x40; 424/20. (Müslim, c: 5, s: 65)
Neticede sevgili peygamberimiz:
22- “Çocuklarınız size ihsan, hürmet ve itaatte âdil olmalarını istediğiniz gibi, siz de onlar arasında hediyede ve bağışlamada adâlete (eşitliğe) riâyet ediniz.” 250 Hadis; 46/51. (Taberânî’den) buyurarak bu konuya son noktayı koyuyor.
Çocukta adalet duygusunun yerleşmesinde önemli bir unsur da yalan söylememektir. Peygamberimiz (sav):
23- “Bir kimse, bir çocuğa, gel sana şunu vereceğim der ve sonra da vermezse, bu (sözü) bir yalandır.” Seçme Hadisler; 40/50. (Ahmed İbn-i Hanbel’den) diyerek bizi uyarmıştır.
HZ. PEYGAMBER ÇOCUKLARI ÇOK SEVERDİ
Sevgili peygamberimiz(sav) çocukları çok sever, onlarla oynar, şakalaşırdı. Bazen kendisini karşılamaya gelen çocukları devesine bindirirdi. Çocuklara selam verir, onların halini hatırını sorardı. Hatta Hz. Hasan ve Hüseyin O namazda iken sırtına binerler, düşmemeleri için tutardı. Çocukları mescidden soğutacak hiç bir sert hareketi olmazdı.
Bir gün Resulullah’ın huzuruna birisi geldi. Resulullah Hz. Hasan’ı kucağına almış sevmekteydi. Onunla oynuyor, şakalaşıyor, öpüyordu. Gelen kişi buna hayret etti. Yadırgamış olacak ki benim dedi on tane çocuğum var. Onların hiçbirini öpmedim.
24- Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz buyurdu.“
KÖTÜ SÖZ SÖYLEMEME
33- Sevgili Peygamberimiz (sav) “Mümin kişi tan edici,lanet okuyucu,müstehcen sözler sarfedici, çirkin laflar edici değildir“ buyurur. Nasıl başkalarına karşı saygı sınırlarını aşmadan konuşuyorsak, çocuğa da saygı göstermeli, ona kötü sözler sarfetmemeliyiz. Çünkü çocuğa saygı gösterirsek çocuk da başkalarına saygı göstermeyi öğrenecektir. Üstadın ifadesiyle bir insana iyisin iyisin desen iyileşmesi, kötüsün kötüsün desen fenalaşması çoklukla vuku bulur.
Günümüz eğitimcileri de çocuğa yaramazsın demekle onu bu şekilde isimlendirmiş olduğumuzu ve tekrarlarımızla çocuğun benlik imajına “ben kötüyüm, ben yaramazım“ imgelerinin yerleştiğini belirtiyorlar.
Hz. Enes çocukluğundan beri on yıl Resulullah’a hizmet ettiğini, bir gün olsun kendisine “öf“, yaptığı bir şey için “Niçin şöyle yaptın“, yapmadığı bir şey için de „“niçin şöyle yapmadın“ demediğini söylemiştir.
O’nun çocuklara olan tavrını şu şekilde anlatır Hz. Enes:
“Resul-i Ekrem (asm) biz çocukların arasına katılır, güler yüzle şakalaşırdı.“
“Ben Resulullah kadar çoluk çocuğuna, aile fertlerine, eli altındakilere merhamet duyan bir kimse görmedim.“
ÇOCUKLA İLETİŞİM
34- Resul-i Ekrem (asm) bir hadislerinde “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın“ diyerek onların dünyalarına eğilmenin yollarını gösteriyor bizlere.
O çocukların üzüntülerini paylaşır, hasta oldukları zaman ziyaret ederdi. Hz. Enes’in kardeşi Eba Umeyr’in kuşu ölünce onu teselli etmiştir.
Kendisine hizmet eden bir yahudi çocuğunu hastalandığında ziyaret etmiş, ondan müslüman olmasını istemiş, babasının izniyle çocuk müslüman olmuştur.
Çocuk eğitiminde en önemli hususlardan biri onu dayakla, korkuyla, cezayla eğitmek değil, sevgi ve şefkatle onunla hayatı paylaşmaktır. Çocuk sizin cezanızdan değil, sizin sevginizi kaybetmekten korkmalıdır.
Burada bir hadise daha var ki üzerinde durmak isterim. Rafi b. Amr anlatıyor:“Ben çocukken Ensarın hurma ağacını taşlardım. Ensari beni tutup Peygamberimiz (asm)’ a götürdüler. Peygamberimiz (asm) bana:
-Çocuğum onların hurma ağaçlarını niye taşladın? diye sordu.
-Ya Resulullah açtım. Yemek için taşladım dedim.
-Sen bir daha taşlama, altlarına düşenlerini al, ye.
Allah seni doyurur, dedikten sonra başımı sıvazladı ve “Allah’ım karnını doyur“ diye dua etti.
Burada günümüz eğitimcilerinin önemle üzerinde durdukları ETKİN DİNLEME ve SORUN ÇÖZME (kaybeden yok) metodu mükemmel bir şekilde uygulanmıştır. Olumsuz bir durumdan herkes olumlu duygularla ayrılmıştır. Adım adım olayı incelersek:
-Önce çocuğun yaptığı hatanın sebebi araştırılmış.
-Kızmadan, kötü söz söylemeden, eleştirmeden çocuğun kendini ifade etmesine izin verilmiş.
-Etkin bir dinlemeden sonra bu hatayı bir daha yapmaması kesin ve açık bir dille ifade edilmiş.(Bir daha taşlama diyerek.)
-Çocuğun problemine çözüm getirilmiş. (Altlarına düşenlerini al, ye diyerek.)
-Allah’a sığınması ve güvenmesi tavsiye edilmiş.(Allah seni doyurur.) Ayrıca burada hepimizin kul olduğu, bizi görüp gözeten bir Rabbimiz olduğu vurgulanmıştır.
-Çocuğa dua edilmiştir.(Allah’ım karnını doyur.) burada da esas nimeti verenin Allah olduğu ihsas edilmiştir.
NETİCEde görüyoruz ki sünnet-i seniyyede esas olan çocukla birlikte Allah’a kul olma gayretidir. Çocuk bizimle beraber yaşarken ona örnek olmamızla Allah’a kul olmanın şuuruna varacaktır. Biz ne kadar Kur’an ve sünnet yolunda hareket edersek çocuklarımız da bize uyacaktır inşaallah.
35- “Her çocuk fıtrat üzere doğar, konuşmaya başlayıncaya kadar bu hal üzere devam eder, sonra anne ve babalarının tesiriyle yahudi, hıristiyan, mecusi vs olurlar” hadis-i şerifi vazifemizin önemini anlatmaktadır. Eğer biz dinimizi güzel bir şekilde yaşarsak çocuklarımız da bize özenecektir.
Hadis-i şerifte belirtildiği gibi:
36- “Bülûğa erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan, sıhhat buluncaya kadar mecnûndan kalem kaldırılmıştır (işledikleri suç yazılmaz.)” Ebu Dâvud, Hudûd 16, (4398, 4403) Kütüb-i Sitte, cilt: 6, sayfa: 307 Hadis No: 1658
Yani çocuklar masumdur. Tertemizdir. Onları yetiştiren, yönlendiren bizleriz.
Unutmayalım ki çocuklar bizim bildiklerimizi bilmezler. Ama hareketlerimizi taklit ederler. Önemli olan ne kadar çok bildiğimiz değil bildiklerimizi yaşantımıza ne kadar yansıttığımızdır.
Bu zor ama zevkli görevde bizleri müjdeleyen hadisleri okumak isterim:
37- “Kim ağlayan çocuğunu sakinleşinceye kadar gönüllerse Cenab-ı Hak cennette ona memnun oluncaya kadar ita ve ihsanda bulunur.”
38- “Kimin kız çocuğu olup da, onu canlı canlı gömmez, ona hakâret etmez ve erkek çocuğunu ona tercih etmezse Allahu Teâlâ o kimseyi Cennet’e kor.” Seçme Hadisler; 165/49 (Ebu Davud’dan)
39-“Kim, üç kız çocuğu bakıp büyütür ve onları güzel terbiye eder; onları evlendirir ve onlara ihsanda bulunursa, onun için cennet vardır.” Seçme Hadisler; 248/79 (Ebu Dâvud’dan)
40- “Kişinin öldükten sonra geride bıraktığı şeylerin en hayırlısı kendisine dua eden salih bir evlat, sevabı kendisine ulaşan sadaka-i cariye, kendisinden sonra halkın amel ettiği bir ilimdir.”
Allah öldükten sonra açık kalan sevap defterimize her daim yeni sevaplar yazdıran hayırlı evlatlar versin. Onların böyle olması için de bize Allah’ın rızası dairesinde Resulünün sünneti yolunda bir yaşam versin. Amin.
Sözlerimi duayla sonlandırmak isterim.
Peki ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in Aline öyle bir salat ve rahmet eyle ki; onunla bizi bütün korku ve afetlerden kurtar, bütün ihtiyaçlarımızı yerine getir, bütün kötülüklerden temizle, katındaki derecelerin en yücesine yükselt, gerek hayatta ve gerekse öldükten sonra bütün hayırların en yüksek gayesine ulaştır! Duamızı kabul eyle, ey dualara cevap veren! Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
Hayrünnisa ŞEN